22 Nisan 2009 Çarşamba

Bir Delinin Güncesi

Bir akıl hastası gelse tüm ogrencilerinizin hatta tanımadıgınız diger okulların ogrencileri ve ogretmenleri icinde sizin yanınıza otursa ve yanagınızda öyle guzel bir ses cıkartarak öpse ne yapardınız?

Ben, -kendisinin haberi olmayan secilmis sahsiyet- bunu da yasadım. :D Bugun ogrencilerimizi ilçedeki güzelleştirme ve düğün salonunda:S kurulan tiyatroya diğer secilmiş öğretmen arkadaslar ile goturduk. Onları bu sanatsal etkinlikten mahrum bırakamazdık.

Tabii koskoca güzelleştirme ve düğün salonumuza tek bizim okullumuz yoktu. iki okul daha vardı.
neyse tiyatroda protokol kısmını bizim cakal ogrencilerde kapınca :P bize de en arka sıralar dustu.

Oyunun dedikodusunu yanımdaki ogretmen arkadas ile yaparken o birden gulumsemeye basladı tabii ben arkama donup bakınca o coktan yanımdan sıvışmıştı.Ben arkada dikilen Erdal ile karşı karşı kaldım. Tabii saf ben daha once ERDAl ile tanısma serefine nail olmadığımdan; onun nasıl birisi oldugunu birazdan uygulamalı bir egitim ile ogrenecektim. :)

ERdal Buldan akıllısı bir insan olup, koyu bir Ataturk hayranı imiş. ve her akıllı sahsiyet gibi sagın solun hesabını yapmadan direk kafasındaki mevzu ne ise onu dile getirmekten cekinmeyen, bu medeni cesareti en yuksek arkadas salondaki onca kişiye rağmen o da beni seçti:P. Artık itiraf ediyorum - kabul ediyorum- buraya geldim geleli bir seytan tüylülük olayım var. Anladım gari ben bunu.:P

ERdal ile tokalasma fashını tamladıktan sonra hemen yanımdaki sandelye gecip bir iki sevgi sozcugunden sonra yanagıma salonu inletecek klakson tarzındaki öpücükleri ile tüm alakanın bizde toplanmasını sağladı. artık salondakiler 2 oyun birden izliyorlardı. ve tabii ki de bizimkisi daha komik bulunuyordu:)

Baktım ERdal durumdan memnun -ee tabii traslı devlet memurunu buldu :P- bende:
-bak dedim bizim oyun daha cook ilgi gordu gel seninle sahnedekilere rakip olalım
dedim.
Erdal da
- tabii bak onlar gulduremiyo ben nasıl gulduruyorum diyerek ikinci klaksonlu öpücüğü kondurdu.
ben Allahtan sadece sesli salya olayı yok diye sevinerek
-Ama sahnedekilere ayıp oluyor yazık onlara biz daha sonra cıkar oynarız
diyerek bir yandan da Erdalın ilgisini nasıl baska yone cekmenin planı yapıyordum. Sanırım Erdal emekçi bir kardesimiz olacak ki daha sonra yanımdan kalkıp dısarı gitti.

Bana da seyircileri selamlamak ve perdeyi asıl sahiplerine devretmek kaldı.
Show must go on dimi ya :P

17 Nisan 2009 Cuma

Seni seçtim Pikachu


Kendimi artık pokemon gibi hissetmeye başladım. Her şeyde ben seçiliyorum.
"-Hocam 23 Nisan provalarına çocukları siz götürüyorsunuz"
"-Hocam şurayı imzayın"
"-Bu ne hocam bilgi yarışmasında gorevlisiniz"

"-Hocam pansiyon nobetiniz su gune kaydı"
"-Hasan Bey, size müjdeli bir haberim var"
"-Hayırdır?"
"...... okulda görevlisiniz"
..............

Yani hep seçilmiş kişiyim. Kendimi özel hissetmen lazım ama nedense hissetmiyorum :S

yakında sarıları çekip bir toptan çıkarsam şaşırmayınn :)))

13 Nisan 2009 Pazartesi

(((((: Kafam Sizinle Guzel :)))))


Dün bitmek bilemedi bir türlü. Dakikalar saatler o kadar çok şey yapmama rağmen geçmedi bir vakitten sonra

Keyifli bir pazar günüydü aslında dolu dolu. Halk oyunları kursunda 3,5 saat boyunca dondukten sonra ilk ogretmenliğime başladığım okuldaki bir öğrenci ile buluştum. Onunla keyifli bir sohbet ardından keşf_i şehir yaparak arkadaşlar sinema olayını da yaptıktan eve döndüm ama hala saat gece 12'yi geçmedi.

dayanmadım açtım bilgisayarımı hoş beş ve güzin abla modunda msn sohbetleri sonunda en sonunda yeni albüm :)))))

Açıkcası bundan birkaç önce gün heyecanımı ve sevincimi de anlatmak içinde bugün dile getirebildim. :D

Şu blog olayına iyi ki başladım ya:D
İlk izleyicim de Tolga Kaya oldu. Bu şaka mı dedim inamadım. (hala da inanmakta zorlanıyorum ya). evet evet o Zardanadam grubundan biri benim blogum izleyecisi olmuş. Açıkcası belki başka biri ile mi karıştırılıyorum veya kazara mı oldu bilmiyorum ama iyi ki de oldu.

Offf simdi ne yazılır ki :S belki de okuyacak bahsedecek diğer grup elemanlarına inanılmaz bir şey ya:)

Tolga Abey; okur musun hele su aralar zamanın var mı bilmiyorum ama dun gece yatmadan sabah okula giderken ders aralarında yeni albümü dinledim gitarlarınıza, davulunuza ve ağzınıza sağlık
ben gibi diğer dinleyici hayranlarınız adına kafamız sizinle güzel be

ve siz diğer okuyanlar buyrun kulakların pasını silin :
ZardanAdam

7 Nisan 2009 Salı

Belletmen


Dün bende artık o sanlı belleticilik gorevini yaptım.
Ne traji komik bir sozdür bu yaa "Belletmen" heyyt !!:P
sözlüğe baktım orada ne yazıyo bu veciz kelime için Şuymuş aslında; " Eğitim kurumlarında etütleri denetleyen kimse, belletici."

Aslında anlama bakınca o kadar abartı bir durum olmaması gerekiyor ama işte bazıları bu anlama çobanlık ile gardiyanlık kavramlarına göre farklı bir anlam yüklemiş. Sanırım bu yüzden sabah 6'da kalkıp kuzucukları kaldırıp daha kahvaltı yaptırmadan sabah etütleri yaptır neden çünkü karga bokunu yemeden insan aklının en iyi çalıştığı zamanlarmış onlara gore !!! Sanırım karga bokunu bazıların kafasına etmiş oradan yemeğe başlamış herhal

ondandır herhal aksam yemeğinden oncede ve sonra etüt sonra aynı mantık ile akşam 9'da yatış görevleri varmış bu belletmenliğin görevleri hakkında. Pardon koğuşları sokmak varmış 2 bacaklı kuzuları olması gerekenleri. Tabii bunun içinde haydardan yardım almak gerekiyormuş Ama işte kuzu ne yapsın koğuşta onun ahırlığı olması gerekmiyor mu? Sanırım askerde zorlanmıcam, orada burada mantık yokmuş öyle dediler büyük abiler

Neyse yaptık bakalım Umarım yeterince iyice bellettirebilmişimdir. Vatana millete hayırlı olsun Tanrımıza Hamd olsun

5 Nisan 2009 Pazar


Erken kalkmak mecburen kravat takmak mecburen işe gitmek mecburen derse girmek mecburen müdürü görmek mecburen .............

MECBURİYETTEN

Nisan Yağmurları


ya tamam anladık nisanda kırk ikindi yağmurları yağayacak doğa onunla hayat bulacakta adı gibi sadece ikindi vakitleri yağsa tüm gün yağmak zorunda mı ya hani nerde o mavi gökyüzü zaten küresel ısınma derken mevsimler 2'ye indi yaz kış diye gene bir bakıcaz kavurucu sıcaklar ile yanmakta bulucaz kendimizi gene

Bahar Yorgunlugu

Güzelim bahar gelmekte, ağaçlar en renkli güzel kıyafetlerini giymekte. Nisan yağmurlarıda onlara pırıltılarını eklemekte.

Ohh ne guzel her seyde. Bendeki bu yorgunluğun isteksizliğin nedeni ne peki? Ne karıncaydım tüm kış evimde eğlenip durdum ne de ağustos böcüğümdüm dışarda dolanıp durdum. Gerçi kış bu sene bana teğet geçti ya :P Ama işte üzerimde bir yorgunluk durumu bir şey yapmadığım halde erkenden uykumun gelmesi.


Ev - Okul arasındaki yaşantının en büyük bölümü o güzel yatak geçmesinde mi ne uyanık kaldığım zamanda "Ne yapsam ne yapsam bir hamak alıp sallansam kurtulur muyum bunalımdan hamakta sallasam" diye mırıldanmaktayım.


Bu üşengeçlik veya isteksizlik için bir ilaç bulursa ne iyi olacak yaaa


Not: Bu yazıyı yazarken bile en az 10 defa esnedim. Önceki hayatımda miskin bir kedi miydim diyecem ama onlarda bu zamanlar tüm canlılardan daha aktif bir şekilde çalışmaktaki :P